ndd_oyku

Friday, January 12, 2007

Sinderella Saati


Gökhan Özcan

I.

önce herşey vardı ve kimse yoktu.

kulenin saati ilan etti son verilere göre gerçek zamanı, adam aynı saati yakaladı ve saatini ayarladı, ondan farkı olsun istemiyordu, bildiği senkronik bir aldatmacaydı dolanan.

yağmuru ve geceleri ve yağmurlu geceleri sevmiyordu adam.

şarkı sözlerini de.

ama yağmurlu gecelerde

dilinde bir eski şarkının kı

rık dö

kük sözleri

sokak sokak dolaşmayı seviyordu işte. çünkü gizli ümidiyle bir yeraltı çağıltısı gün ışığına denkti.

yağmur bir daha yağıyordu. Ne geceye ne güne aldırdı­ğı vardı.

Zamanı ıslatıyor, çürütüyordu.

anlamsız ya da anlaşılmazdı gerçekten.

bulutlara gizlenmişti niyeti;

farzımuhal

bir kadının şehlâ bakışlarıydı.

ıslaktı şehrin sokakları bu yüzden:

yapışKANdı.

ve adam dolaşıyordu durmadan, elinde çocukları.

bir yün yumaklanıyor ya da çözülüyordu durmadan.

saati kuleye ayarlamak yağmura razı olmaktı

yürümekti yalnızca herşey

yağmuru zorlamaktı

uzak bir ihtimaldi:

güneşin doğması

ve havanın çiğli menekşeler gibi taze bir gülüşle açması

uzak bir ihtimaldi.

ölülerse gece ve yağmur ve zamandan çok öteydiler

ve soğuk ve saat lafa tutuyordu kuşkuları.

gece ıslak ve tek başına bir karaltıydı oturan.

Çimler plastik ve avuçlanamaz fon bezleri

yer havuz, gök yağmur yasak bir birleşmeydi zaman.

Ölülerse gece ve yağmur ve zamandan çok öteydiler

mezarlarıydı varlıkları:

kıyıda duran rahatsızlıklar,

boş vazolar kadar yer bulunamazdı onlara.

adamsa yüz vermiyordu korkulara elinde olmayan

aleyhine bir delildi iliklerini zorlayan yağmur.

durmadan saatine bakıyordu adam durmadan

güvensiz bir selamdı inleyen dakikalar.

II.

istese gidebilirdi adam.

"okyanus"lar gidilecek zorunlu yerler değildi.

ama kalmaktan yanaydı içinin önemli ya da önemsiz

bir parçası

ve adam o küçük önemli ya da önemsiz

parçaydı işte.

ters çevirmenin kolaylığıydı

bir kum saatini değerli kılan.

ve herşeye rağmen yağmur

ve yağmura rağmen adamdı herşey.

bir ipin bir ucundan adam çekiyordu

bir ucundan gecenin ıslaklığı

ve yağmurun yapışkanlığı

ve zamanın yoksulluğu.

sonunda birinin elinde kalacaktı.

ya yağmur kalacaktı, ya gece ya zaman

ya adam kalacaktı.

sanki bir yere bağlanacaktı.

III.

istese adam ıslanmayabilirdi.

Ama karşıydı bir kum saatinin yolundan edilmesine

kimi özel fikirleri..

başlayan ve biten olmalıydı askıdaki durusu

bir bıçağın günübirlik kınıydı

ya da kurgulanmış bir cinayet aksayan.

ve razıydı adam körkütük bir yolcuya ulanan

karanlık han sofralarına.

ve tutulmaya elegelmez bir kadının şehlâ gözlerine.

dipsiz bir bilekçeyle bağlamıştı kendini

zamanın kara bakışlarına.

IV.

önce kimse yoktu ve herşey vardı.

adam

istese

ölmeyebilirdi.

V.

kum saati

d

ö

k

ü

1

d

ü

ğ

ü

n

d

e

büsbütün

son sokağın ucunda bir kadın kırmızı elbisesiyle görünecekti, endamı sorulacaktı gölgelere, güzel ve temiz olacaktı elleri, gözlerini süzecekti ihtimal, içinde bir zerre kötülük olmayacaktı, ve adam duracaktı.

içinde onu bu ıslak geceye bağlayan şey sızlayacaktı, ve adam ağlayacaktı, ve kulenin çanları çalacaktı birden, ve birden düşecekti yıldırımlar, gecenin ortasına.

ve herşey aydınlanacaktı, ve kadın vakit geçirmeden bir hayal olacaktı, ve narin bir ayakkabı teki gibi çevrilecekti: "yalnız hüznü olan” bir kum saati.