Sinderella Saati
Gökhan Özcan
I.
önce herşey vardı ve kimse yoktu.
kulenin saati ilan etti son verilere göre gerçek zamanı, adam aynı saati yakaladı ve saatini ayarladı, ondan farkı olsun istemiyordu, bildiği senkronik bir aldatmacaydı dolanan.
yağmuru ve geceleri ve yağmurlu geceleri sevmiyordu adam.
şarkı sözlerini de.
ama yağmurlu gecelerde
dilinde bir eski şarkının kı
rık dö
kük sözleri
sokak sokak dolaşmayı seviyordu işte. çünkü gizli ümidiyle bir yeraltı çağıltısı gün ışığına denkti.
yağmur bir daha yağıyordu. Ne geceye ne güne aldırdığı vardı.
Zamanı ıslatıyor, çürütüyordu.
anlamsız ya da anlaşılmazdı gerçekten.
bulutlara gizlenmişti niyeti;
farzımuhal
bir kadının şehlâ bakışlarıydı.
ıslaktı şehrin sokakları bu yüzden:
yapışKANdı.
ve adam dolaşıyordu durmadan, elinde çocukları.
bir yün yumaklanıyor ya da çözülüyordu durmadan.
saati kuleye ayarlamak yağmura razı olmaktı
yürümekti yalnızca herşey
yağmuru zorlamaktı
uzak bir ihtimaldi:
güneşin doğması
ve havanın çiğli menekşeler gibi taze bir gülüşle açması
uzak bir ihtimaldi.
ölülerse gece ve yağmur ve zamandan çok öteydilerve soğuk ve saat lafa tutuyordu kuşkuları.
gece ıslak ve tek başına bir karaltıydı oturan.
Çimler plastik ve avuçlanamaz fon bezleri
yer havuz, gök yağmur yasak bir birleşmeydi zaman.
Ölülerse gece ve yağmur ve zamandan çok öteydiler
mezarlarıydı varlıkları:
kıyıda duran rahatsızlıklar,
boş vazolar kadar yer bulunamazdı onlara.
adamsa yüz vermiyordu korkulara elinde olmayan
aleyhine bir delildi iliklerini zorlayan yağmur.
durmadan saatine bakıyordu adam durmadan
güvensiz bir selamdı inleyen dakikalar.
II.
istese gidebilirdi adam.
"okyanus"lar gidilecek zorunlu yerler değildi.
ama kalmaktan yanaydı içinin önemli ya da önemsiz
bir parçası
ve adam o küçük önemli ya da önemsiz
parçaydı işte.
ters çevirmenin kolaylığıydı
bir kum saatini değerli kılan.
ve herşeye rağmen yağmur
ve yağmura rağmen adamdı herşey.
bir ipin bir ucundan adam çekiyordu
bir ucundan gecenin ıslaklığı
ve yağmurun yapışkanlığı
ve zamanın yoksulluğu.
sonunda birinin elinde kalacaktı.
ya yağmur kalacaktı, ya gece ya zaman
ya adam kalacaktı.
sanki bir yere bağlanacaktı.
III.
istese adam ıslanmayabilirdi.
Ama karşıydı bir kum saatinin yolundan edilmesine
kimi özel fikirleri..
başlayan ve biten olmalıydı askıdaki durusu
bir bıçağın günübirlik kınıydı
ya da kurgulanmış bir cinayet aksayan.
ve razıydı adam körkütük bir yolcuya ulanan
karanlık han sofralarına.
ve tutulmaya elegelmez bir kadının şehlâ gözlerine.
dipsiz bir bilekçeyle bağlamıştı kendini
zamanın kara bakışlarına.
IV.
önce kimse yoktu ve herşey vardı.
adam
istese
ölmeyebilirdi.
V.
kum saati
d
ö
k
ü
1
d
ü
ğ
ü
n
d
e
büsbütün
son sokağın ucunda bir kadın kırmızı elbisesiyle görünecekti, endamı sorulacaktı gölgelere, güzel ve temiz olacaktı elleri, gözlerini süzecekti ihtimal, içinde bir zerre kötülük olmayacaktı, ve adam duracaktı.
içinde onu bu ıslak geceye bağlayan şey sızlayacaktı, ve adam ağlayacaktı, ve kulenin çanları çalacaktı birden, ve birden düşecekti yıldırımlar, gecenin ortasına.
ve herşey aydınlanacaktı, ve kadın vakit geçirmeden bir hayal olacaktı, ve narin bir ayakkabı teki gibi çevrilecekti: "yalnız hüznü olan” bir kum saati.
<< Home